17 Mayıs 2006

Özünün Temeli

Bugün pazarlama, reklam vb. bloglar, siteler arasında dolaşırken edindiğim izlenim sonucu böyle bir yazıyı yazmaya karar verdim. Hata ettiysem af ola…

Basit bir örnekle anlatmak istiyorum. Diyelim ki büyük bir eviniz var ve siz ev işlerinden hiç anlamıyorsunuz, kendiniz bir şeyler yapmaya çalışsanız dahi ev çok büyük olduğundan bu evin bütün işlerini kendiniz yapmanız imkansız. Bundan dolayı evinize bir aşçı, bir temizlik görevlisi ve bir de alış veriş işleri ile ilgilenecek bir kişi almaya karar verdiniz. Sizin aşçıdan beklentiniz istediğiniz yemekleri güzel bir şekilde yapması, temizlik görevlisinin evi her zaman düzenli ve temiz tutması, alış veriş işleri ile ilgili kişinin de alınması gereken şeyleri zamanında ve uygun fiyatla alması. Eğer bu kişiler görevlerini yerine getirdikleri taktirde evin düzeni devam eder. Siz mutlu ve huzurlu olursunuz, onlarda işlerine devam ederler. Siz kazanırsınız onlarda kazanırlar.

Şimdi bu verdiğim örnekteki evi ürün, hizmet üreten bir şirket, temizlik görevlisini reklamcı veya reklam ajansı, aşçıyı pazarlamacı, alış veriş işleri ile ilgilenen kişiyi de iletişimci veya ajansı olarak düşünün. Beklentilerimize tekrar bir göz atalım. Temizlik görevlisinden sadece evi düzenli ve temiz tutmasını istiyorum. Bu kişi temizlik yaparken hangi araçlar gerekli ise var olan deterjan, süpürge vs. ile istediği yol, yöntemle temizlik işlemini gerçekleştirilecek. Sonuçta bizim istediğimiz evin temiz olması. Bu noktaya dikkat etmenizi istiyorum. Biz temizlik görevlisinden evi temizlerken deterjanın kimyasal içeriği hakkında bilgi sahibi olmasını, yeni deterjan formülleri üretmesini veya mevcut formülü geliştirmesini, yeni süpürgeler tasarlamasını, evi tekrar dekore etmesini vb. istemiyoruz. Sadece evi temizlemesini ve düzenli tutmasını istiyoruz. Aynı şekilde aşçının da biyoloji, kimya bilgisinin olmasını, yeni sebze meyve cinsleri üretmesini de istemiyoruz. Ondan da sadece istediğimiz yemekleri güzel bir şekilde yapmasını istiyoruz. Temizlikçinin deterjanın formülünü bilmesi, onu geliştirmesi, yeni temizlik ekipmanları üretecek kadar mühendislik bilgisinin olması vb. onu bütün bunları bilmeyen temizlikçiden daha iyi olmasını sağlamaz ki. Sonuçta biz o temizlikçiyi sadece evi temizlemesi ve düzenlemesi amacıyla yanımızda çalıştırıyoruz, başka bir amaç için değil. Bu dediğim aşçı ve alış veriş işleri ile ilgilenen kişi içinde geçerli… Onlar, bizim bu durumda, şartlarda, pozisyonda olduğumuzdan dolayı bizim yanımızdalar, onların bulunduğu durum, pozisyon, şartlardan dolayı değil… Bence bu hiçbir zaman unutulmamalı…

1 Comments:

At 2:31 ÖS, Blogger Prof. Dr. İsmail Kaya said...

Ev-işletme benzetmesinde de, daha önceki postlardan birinde geçen "yemeğin tuzuna bakan cep telefonu" örneğinde de, pazarlamada pek farkına varılmayan, bazılarının ise belki ilk defa duyacakları bir kavramla karşı karşıyayız:
"Müşteri Feragati"
Müşterinin hiç kullanmayacağı, ihtiyaç duymadığı bir sürü ilave özellikle donatılmış ürünleri de almak zorunda bırakılarak, istemeye istemeye ödediği bedelleri ifade ediyor.
Pazarlama Zekası yüksek firmalar, müşterileri için "Müşteri Feragati"ni en aza indirmeye, pazarlamayı müşteri sövüşleme olarak algıyana firmalar ise, "Müşteri Feragati"ni maksimize etmeye uğraşıyorlar.
Ne diyelim?
Allah akıl fikir versin!

 

Yorum Gönder

<< Home